163 Subayın Tutuklanma Anının Tarihi Görüntüleri İlk Kez Yayınlandı
Saat: 20.36
Mahkeme Başkanı Ömer Diken duruşmayı açtı.
Ve ara kararların açıklanacağını söyledi.
Odatv’nin ulaştığı mahkeme görüntülerine, tam da bu sırada avukatların itirazları yansıyordu.
Ancak Mahkeme Başkanı, karar öncesi savcının tutuklama talebine karşı söz almak isteyen avukatlara izin vermiyordu.
Üye hakim Ali Efendi Peksak kararını okumaya başladı.
Saat, 21.02 idi.
4 dakika boyunca subayların isimleri teker teker sayıldı.
Bunun ne anlama geldiği o salondaki herkes tarafından biliniyordu.
Hakim Peksak devam etti:
“(…) Haklarında dosyadaki delil durumu, dosyada kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, delillerin henüz tam olarak toplanılmamış oluşu, sanıkların konumları itibariyle delillere etki yapma ihtimalinin olması. (…)”
Sanık sandalyesindeki subaylar, “Hangi delilleri” diye sorunca jandarma hareketlendi.
Erler ve astsubaylar, komutanlarını esir alan mahkemenin önüne etten bir duvar örmeye başladı.
Peksak sözünü bağladı: “Ayrı ayrı tutuklanmalarına…”
Avukatlar ve sanık yakınlarının itirazları kameralara yansıdı.
Mahkeme Başkanı Diken “Lütfen salona yeteri kadar güvenlik kuvveti alarak müdafileri çıkartın” dedi.
İtirazlar devam ediyordu.
Mahkeme Başkanı duruşmayı bitirmek, üye hakim kararın tamamını okumak istiyordu.
Ama bir şartla; güvenlik görevlileri itiraz edenleri çıkarsındı!
Mahkeme Başkanı kızmıştı; “Biz 2 gündür sizleri dinledik” diyordu.
Tam da o sırada, salonun en arkasında bulunan sanık yakınlarının önüne de onlarca jandarmanın konuşlandırıldığı görüldü.
Ve sonunda…
163 subay için toplu tutuklama kararı o salonda, Silivri’de, İstanbul’da alındı.
Hakim Ömer Diken’in “duruşma bitmiştir” sözü, sanık yakınlarının gözyaşları içinde alkışlarla protestosuna karıştı.
Saat: 21.10
Dakikalar önce tutuklanan bir subayın ağzından gür bir sesle şu sözler çıktı:
“Yıldırımlar yaratan…”
Silah arkadaşları katıldı…
Tutuklanan subaylar salonda Harbiye Marşı’nı söylüyordu…
O gün…
11 Şubat 2011’de tutuklanan sadece 163 subay değildi.
163 baba, eş, oğul, kardeşti.
Harbiye Marşı’nın yazıldığı tarihten o güne Türkiye’nin birikimiydi.
Türk Ordusu hiçbir savaşta o günden daha büyük bir yara almadı.